― 29 мая 2024 г.
Türk Dünyası Yenileşme Dönemi Fikir Hareketleri Uluslararası Sempozyumu Kazakistan’da başladı
Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi ve Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinin ortaklaşa düzenlediği Türk Dünyası Yenileşme Dönemi Fikir Hareketleri Uluslararası Sempozyumu Kazakistan’da başladı.
29-31 Mayıs tarihleri arasında yapılacak sempozyuda Türk Dünyası’nın modernleşme süreci ve fikir hareketleriyle edebiyattan tarihe; dilden kültüre; felsefeden siyasi ilişkilere kadar geniş bir konu yelpazesi tartışılacak. Sempozyum, Türk Dünyası’nın farklı coğrafyalarından akademisyenleri, araştırmacıları ve düşünürleri bir araya getirerek geçmişten günümüze uzanan yenileşme sürecindeki dinamikleri, fikir hareketlerini ve bu süreçlerin toplumsal, kültürel ve siyasi yapılar üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesine fırsat sunmayı amaçlıyor.
Sempozyumun açılışında söz alan TÜRKSOY Genel Sekreter Yardımcısı Sayit Yusuf, Türk Dünyası’nın farklı coğrafyalarından gelen birçok bilim adamı ve düşünürün sempozyumda Türk Dünyası’nın karşılaştığı ve karşılaşacağı ortak sorunlara çözüm yolları arayacağını, ortak kültürel mirasımızın korunup geliştirilmesi konusunda fikir telakkisi yapılacağının altını çizerek “19. ve 20. yüzyıl Türk tarihi bakımından çok ciddi sorunların yaşandığı bir dönem. Türkiye Cumhuriyeti, Türkçülük, İslamcılık ve modernleşme gibi düşünce akımlarının var olduğu bir coğrafyada doğdu, Cedidçilik, Alaş Orda ve diğer fikir akımlarının etkilediği Türkistan coğrafyasında ise çok ciddi çileler çekildi, bu coğrafya katliamlara sahne oldu. Türkiye bu süreci nispeten daha rahat atlatırken Sovyetler Birliği içindeki soydaşlarımız çok zor dönemlerden geçtiler. O dönemde ortaya atılan Dilde-Fikirde-İşte Birlik düşüncesi çerçevesinde oluşturulmak istenen kültürel bütünleşmeyi yaşadığımız bu döneme çok zorlu bir süreçten geçerek geldik. Türk Dünyası Ortak İşbirliği Teşkilatları bağımsızlık döneminde mühim görevler üstlendiler. Otuz yılı aşkın bir süredir yaptığı çalışmalarla TÜRKSOY’un Türk Dünyası kültürel entegrasyonunu sağlamada dikkate şayan muvaffakiyetler kazandığını gönül rahatlığı ile söylemek mümkün. Şayet kültürel anlamda bir birliktelik sağlanacaksa bunun mutlaka rıza ve anlayış, başka bir tabirle ittifak-ı hisle sağlanması gerekir. Bahsi geçen bu duygu birliğini sağlama konusunda İsmail Gaspıralı’nın söylediği Dilde-Fikirde-İşte Birlik şiarında yer alan üç temel başlık cihetinde kat edilmesi gereken çok önemli mesafelere ihtiyaç vardır. Malumunuz olduğu üzere dil birliği olmadan alfabe birliği olmadan ilerlemeye memur olduğumuz duygu ve kültür birliği cihetinde muvaffak olmamız ihtimal dahilinde değildir. Dil birliği ile ancak fikir birliğini ve geleceğe dönük müşterek kültürel altyapımızı oluşturabiliriz. Şu durumda iletişim dilimizin ortak olması zaruri bir ihtiyaçtır. Bunu yaparken herhangi bir bölgenin yerel lisanı yerine üzerinde çalışılacak ve herkesin rıza göstereceği müşterek bir dil üzerinde mesai harcamamız gerekmektedir. Ancak bu şekilde Türk Halkları arasında duygu birliğini sağlayabiliriz.” dedi.
Sempozyum çeşitli ülkelerden gelen bilim adamlarının yapacakları sunumlarla devam edecek.
