― 29 июня 2015 г.
Bakan Çelik: TÜRKSOY, Türk Dünyası İçin Vazgeçilmez Bir Kurum
Türkiye Cumhuriyeti, Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ömer Çelik’le, 2015 Haldun Taner Yılı Açılışı ve TÜRKSOY Basın Ödülleri Töreni vesilesiyle 24 Şubat 2015 tarihinde Ankara Opera Sahnesi’nde gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi sizlere sunmaktan mutluluk duyarız.
Salim EZER: Türk dili konuşan halkların kültür
ve sanat alanlarında işbirliğini güçlendirmeye ve Türk kültürünü dünyaya
tanıtmaya yönelik 1993 yılında kurulan TÜRKSOY ve faaliyetleri hakkındaki
fikirlerinizi alabilir miyiz?
Ömer ÇELİK: İlk olarak TÜRKSOY’un, Türk kültürünün bugün pek çok
devlete yayılmış ortak özelliklerini öne çıkarma konusunda
vazgeçilmez bir kurum olduğunu belirtmek isterim. Bundan dolayı TÜRKSOY, Türk dünyasının
UNESCO’su olarak adlandırılmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti
Devleti’nin mensubu olan bizler, tarihsel olarak, bugün sayısı hakkında
10’larla, 20’lerle, 30’larla ifade edilen pek çok devlete sahip olduk. Aynı şekilde Türk
dünyasındaki pek çok halk da çok köklü devletlerin içerisinde tarih boyunca çeşitli yolculuklardan
geçerek bugünlere geldiler. Dolayısıyla tarihte ve bugün birçok farklı devlet
kurmuş
olsak da TÜRKSOY’un yaşatmaya çalıştığı gibi ortak kültürel özelliklerimiz her zaman var
olmaya devam etti. Bu yüzden bizim ve
soydaşlarımızın
10’larla, 20’lerle, 30’larla ifade edilebilecek kadar devlete sahip
olmamız, bize önemli bir noktayı
gösteriyor ki bu nokta TÜRKSOY’un da ne denli kritik bir role sahip olduğunu kanıtlamaktadır:
Devletlerin ismi ve sayısı değişebilir, ama bizi bu bağlamda birbirimize bağlayan ortak
kültür tektir. İşte TÜRKSOY, bu ortak kültürün yaşatılmasında büyük
bir öneme sahip. TÜRKSOY aslında, devletleri oluşturan halkların
arasındaki ortak yazılımı, ortak duyguyu, tarihdaşlığı, duygudaşlığı koruyan ve yaşatan kültürün bugün
çeşitli
temsil yolları ve vesilelerle farklı ülkelerdeki neredeyse tüm soydaşlarımıza ulaştırılmasında öncü ve
stratejik bir rol üstleniyor.”
Salim EZER: TÜRKSOY’un 2015 yılı çalışmalarını Haldun Taner’e
ithaf etmesini ve bu doğrultuda bu geceki programı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ömer ÇELİK: "TÜRKSOY’un 2015 yılını Haldun Taner’e ithaf
etmesi bizim açımızdan çok kıymetli. Şimdiye kadar pek çok devletin önemli şahsiyetlerini,
entelektüellerini, fikir, kültür ve sanat insanlarını yılın sanatçısı ilan eden
TÜRKSOY, ilk defa bu seneyi Anadolu’nun topraklarından bir kültür ve sanat
adamına adamıştır. Geçen sene Kazan’da toplanarak bu yönde karar
alan TÜRKSOY Daimi Konseyi Üyesi Kültür Bakanlarına bu vesileyle bir kere daha
teşekkürlerimi
sunuyorum. TÜRKSOY sayesinde, Haldun Taner gibi büyük bir ismi, doğumunun 100. yılında
hem Türkiye’de hem de tüm Türk dünyasında anma şerefine nail olduk.
Mütevazi kişiliği ile beraber
bizlere Türkçenin en güzel örneklerinden olan sayısız öykü, deneme, fıkra,
söyleşi
gibi sanatsal eserler bırakan Haldun Taner, yalnız Türkiye’nin değil, tüm Türk
dünyasının gurur kaynağıdır. Bu akşam çok kıymetli arkadaşlarımız, bizler için
hiç kuşkusuz
çok değerli
tiyatro ve opera temsilleri sundular. Bir araya gelmemize vesile olan Haldun
Taner, bizler için ortak bir kültür değeridir. Keşke Haldun Taner gibi değerli bir şahsiyeti, daha geniş vakitte
anabilseydik ve bu temsilleri baştan sona izleyebilseydik. Yine de arkadaşlarımızın çok başarılı
performanslarının da bize ilettiği gibi, bu temsillerde hem Anadolu’nun içinden
birtakım duyguları hem de kendi sokaklarımızdan birtakım düşünceleri, kişileri görür gibi
olduk. Gösterilerle Anadolu’nun köylerine gittik ve Anadolu hikâyesinin içine
girerek birtakım mesajlar duyduk”
Salim EZER: Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak kültürün
birleştirici
gücünden ilham alan pek çok çalışma gerçekleştiriyorsunuz.
Sizce kültürün bir ülkenin geleceğindeki rolü nedir? Kültür sanat insanları ve
kültürün birleştirici gücü arasındaki ilişki nasıl daha fazla
kuvvetlendirilebilir? Bu alanda güzel bir örnek olan Haldun Taner hakkındaki
görüşleriniz
nelerdir ?
Ömer ÇELİK: “Tarih içerisinde yürürken milleti millet yapan en
önemli unsurlardan bir tanesi, o milletin duygu akışkanlığıdır, duygu
birlikteliğidir. Aslında bir ülkeyi birleştiren sadece onun
fiziksel olarak hava, deniz, kara yolları değil; ülkenin duygusal
ortaklıklarını güçlendiren ortak kültürdür. Kültür ve sanat şahsiyetleri o toplumun
kültürünü, tarihi derinliklerinden gelen duygu birlikteliğini, tarihdaşlığını, duygudaşlığını bugüne
yansıtırlar ve bugünden de geleceğe aktaracak şekilde eserler ortaya koyarlar. Milleti millet yapan
unsur, o milletin en ücra köşesindeki sokağıyla büyük bir şehrindeki meydanı
arasındaki bağı kurabilmektir. İşte kültür ve sanat
insanları, bize en ücra sokaklarda yaşanan hayatla büyük şehirlerin
meydanlarında yaşanan hayat arasında var olan ve çıplak gözle
görülemeyen ortak kültürü, büyük bir bağ kurarak gösterebilmeyi başarmalıdır. Bu sebeple, hakikaten milletin millet olarak
yaşayabilmesi
ve millet olarak hayatiyetini idame ettirebilmesi için, bu duygudaşlığın kültür ve sanat
insanlarının yarattığı bu eserler üzerinden korunması ve yeniden üretilmesi
kendi bekamız, geleceğimiz ve bugünümüz için bir lüksten ziyade elzemdir.
Bakanlık olarak en
önem verdiğimiz mesele, kültür sanat hayatımızın her yönünün
her vesileyle ortaya çıkmasına ve bu çoğulculuğun gerçekleşmesine imkân sağlamaktır. Bundan dolayı,
devlet ve siyaset adamları her zaman kültür sanat insanlarına minnettardır ve
minnettar olmalıdırlar. Bu sebeple, bir kere daha Türkiye Cumhuriyeti’nin
Kültür ve Turizm Bakanı olarak Haldun Taner’in şahsında bütün kültür
ve sanat insanlarımıza minnettarlığımızı arz etmek isterim.
Milletimizin ortak
kültürünü geçmişten bugüne taşıma konusunda bu akşamki gösterilerden
de anlaşıldığı gibi Haldun Taner, yeri tartışılmaz bir isimdir.
O, Doğu
ve Batı değerlerini yapay olmayan bir biçimde birleştirebilmiş kültür ve sanat
insanımızdır. Bizim kadim meselelerimizden olan ‘Doğulu muyuz, Batılı
mıyız; Doğuya mı, Batıya mı aitiz?’ tartışması, başladığı günden beri
sürüyor ve bir türlü bitmek bilmiyor. Bu tartışmaya aslında
kestirmeden bir cevapla katkı yapılabilir. Bu cevabın kendisini, Haldun
Taner’in eserlerinde görmek mümkündür. Taner, ‘biz hem Doğuluyuz hem
Batılıyız, her ikisiyle de gurur duyuyoruz.’ diyerek aslında bu senteze kendi
hayatımızda sentetik değil doğal bir biçimde ulaşabileceğimizi
göstermektedir.”
Salim EZER: Haldun Taner oyunlarının TÜRKSOY aracılığıyla bütün Türk
cumhuriyetlerinde sahnelenecek olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ömer ÇELİK: “TÜRKSOY önderliğinde Haldun Taner
adına tiyatro eseri ve piyes yazma yarışmasının bütün Türk cumhuriyetlerinde gerçekleştirilmesi, yarışma sonucunda kazanan
eserlerin, Bakanlığımızın da desteğiyle Türk
cumhuriyetlerinin hepsinde sahnelenecek olması, bugün 100 yaşında olan büyük
kültür ve sanat adamımız Haldun Taner’e olan vefa borcumuzun ve minnettarlığımızın sadece bir
kısmını ödeyebilmemiz için anlamlı bir imkan yaratmıştır. Ayrıca büyük
sanatçının eserlerinin güzel Türkçemizin farklı dil ve lehçelerine TÜRKSOY
tarafından çevrilecek olması, Türk edebiyatının büyük ustası Haldun Taner’in
tüm Türk dünyası coğrafyasında yeni nesillere tanınmasını sağlaması noktasında
çok önemli bir adımdır.”
Salim EZER: Popüler kültürün etkisiyle ortaya çıkan
rakiplerinin karşısında tiyatro sanatının size göre bugünkü durumu
nedir? Haldun Taner eserlerinin bu noktada tiyatroyu yaşatmak ve gelecek kuşaklara aktarma
konusundaki önemini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ömer ÇELİK: “Tiyatronun çok önemli bir gücü var. Tiyatronun
seyircisiyle arasındaki fiziksel mesafesizlik, çoğu kez diğer sanatlarla
mukayese edildiğinde tiyatronun dezavantajı gibi gösterilir. Aslında
tiyatronun geçmişten bugüne çağlar arası serüveni incelendiğinde bu durumun
dezavantaj değil tam tersi tiyatronun bir avantajı, üstünlüğü olduğunu söylemek gerektiğini düşünüyorum. Henüz diğer birçok sanat dalı
ortaya çıkmamışken etkili bir sanat dalı olan tiyatro, zaman
içerisinde pek çok yeni sanat dalı ortaya çıkmasına rağmen, ayakta kalmaya
devam etti. Tiyatronun ayakta kalmasını işte tam da bu dezavantaj olarak görülen seyircisiyle
arasındaki mesafesizlik sağlamıştır. Bu mesafesizliğin, hem fiziksel
anlamda hem de içerik anlamında sağlanması, tiyatronun çok büyük bir avantajıdır.
Fiziksel
mesafesizlik tiyatro için kolaylıkla anlaşılan ayırdedici bir
özellik iken içerik anlamındaki mesafesizlik ile kastedilen, kendi tiyatronuzu
yaratabilmek, sokaktaki çelişkilere, sokaktaki acıya, drama dokunabilmektir. İşte o vakit, bütün meşakkatleri aşarak kendi ülkenizde
de tiyatronun her şeye rağmen büyüklüğünü yaşatabilirsiniz. Nitekim Haldun Taner’in eserleriyle gündelik
hayatın sokaktaki çelişkilerine dokunabilmek ve bu çelişkiler ile yine sokağın acısını, dramını
ve mizahını seyircinin önüne getirebilmek, Türk tiyatrosu için bu anlamda
inanılmaz bir güç ve kuvvet kaynağı olmuştur. O sebeple, kültür ve sanat kurumlarımızda
Haldun Taner’in oyunlarının sergilenmesini fevkalade önemsiyoruz.”
Salim EZER: TÜRKSOY’un her yıl düzenlediği Basın Ödülleri
Töreni’nin bu yıl altıncısı düzenlendi. Gelenekselleşen “TÜRKSOY Basın
Ödülleri” etkinliği hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
Ömer ÇELİK: “Kültür ve sanat hayatımıza önem veren, onun gelişmesine katkı sağlayan, toplumla buluşmasına daha çok
imkân vererek duyarlılık ve farkındalık yaratan gazeteci dostlarımıza ödüller
verilmesi fevkalade önemlidir. Çünkü farkındalık yaratmadığınız takdirde bütün
bu büyük eserlerle ve faaliyetlerle insanların buluşmasının önündeki
zorlukları aşmak ya da bunlara dikkat çekmek kolay olmamaktadır. İşte bu köprüleri
kurarak Türk kültürünün güçlenmesine ve yayılmasına emek harcayan saygı değer basın
mensuplarımızın yarattıkları farkındalık nedeniyle onlara bu ödüllerin
verilmesi oldukça gereklidir. Bu sebeple de TÜRKSOY’u kutluyorum.”
Salim EZER: Sayın Bakanım bu geceye olan katılımınız ve bu özel
söyleşiyi
gerçekleştirdiğiniz için teşekkür ediyoruz. TÜRKSOY Dergisi okurlarına iletmek
istediğiniz
başka
bir mesajınız var mı?
Ömer ÇELİK: “Bugün 100. yılını andığımız bu kültür ve
sanat insanını yad etmek bir başlangıç olsun ve İnşallah bundan
sonrasında kültürümüzü hakkıyla temsil eden ve emek sarf eden sanat
insanlarımıza daha çok sahip çıkma yolunda diğer kurumlara,
TÜRKSOY’un bu çabası, güzel bir örnek olsun.