― 9 сентября 2008 г.
Üzeyir Hacıbeyli’nin Yıldönümü Anısına TÜRKSOY Genel Merkez Binasında Fotoğraf Sergisi
Arşivlerde Leyla ve Mecnun Operası” ve Üzeyir Hacıbeyli’yi konu alan fotoğraf sergisi TÜRKSOY Merkez Binasında açıldı. Dünya müzik tarihine altın harflerle yazılmış müzik adamlarından Azerbaycan’ın dahi bestekarı Üzeyir Hacıbeyli`nin 123. doğum yıl dönümü vesilesi ile açılan sergide Hacıbeyli’nin fotoğrafları ile "Leyla ve Mecnun Operası” eserine ait arşivlerde yer alan fotoğraflar sergilenmekte. 1908 yılında ilk defa gösterimi yapılan ve 100. yılını dolduran "Leyla ve Mecnun Operası” sanatçının en önde gelen eseri olarak gösterilmekte. Serginin açılışını T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Kemal Fahir Genç, Azerbaycan Elçiliği Müsteşarı Reşat Vahabzade ve TÜRKSOY Genel Müdür Yardımcısı Fırat Purtaş gerçekleştirdi.
Türk Cumhuriyetleri elçilik mensupları ve TÜRKSOY personelinin katıldığı açılış Azerbaycan Cumhuriyeti basını tarafından da izlendi. 25 Eylül 2008 tarihine kadar açık kalacak sergi sabah saat 9.00’dan ve 17.00’ye kadar ziyarete açık olacak.
Üzeyir Hacıbeyli
(Ağcabedi, 18 Eylül 1885 - Baku, 23 Kasım 1948)
Büyük muzik alimi olan Üzeyir Hacıbeyli, Azerbaycan’da muzik biliminin esasını koymuştur. Bu sahada "Azerbaycan halk musikisinin esasları" adlı kalıcı bir ilmî eser yapmış, birçok makaleler yazmıştır. "Azerbaycan halk musikisinin esasları" adlı incelemesi üzerinde Üzeyir Bey 20 yıl (1925-1945) işlemiştir. Müellif bu eserde millî musikinin, muğamların, halk manilerinin derin tahlilini yaparak millî musikinin hususiyetlerini izah etmiştir. Bu eser, bugün de bütün bestekârların, nazariyecilerin, musikişinasların masa üstü kitabıdır.
XX. yy. Azerbaycan müziğinin büyük klasiği, Türk-Müslüman dünyasında ilk operanın müellifi, gazeteci-yazar ve dram yazarı, kültür tarihçisidir. 19 Eylül 1885'te Ağcabedi kasabasında doğdu. Babası Ebdülhüseyn Bey asilzade olmakla beraber bir devlet memuruydu. Şuşa'da önce molla mektebine, daha sonraysa Rus okuluna devam etti. 1899-1904'te Gürcistan'ın Gori şehrindeki öğretmen okulunda tahsil aldı. Küçük yaşlarında şiir ve musikiyle ilgilenirdi. Tar çalmayı da öğrenmiş, 1897-1898'de Şuşa'da düzenlenen "Mecnûn Leylî'nin Mezarı Başında" müzikli oyunlarında koroda okumuştu. Gori'de tahsil aldığı yıllarda, Rus dili ve edebiyatını mükemmel öğrenmiş, müzik sahasında ise dikkat çekecek derecede ilerlemişti. Özellikle keman çalmağı öğrenmiş, böylece nota bilgisine sahip olmuştu.
Gori öğretmen okulunu bitirdikten sonra, 1904-1905'te Azerbaycan'ın Cebrayıl ili Hadrut köyünde öğretmen olarak çalışmıştır. 1905'te millî gazete ve dergi çalışmalarına katılmak, kendisini gazetecilik alanında sınamak için Bakü'ye göçmüştür. Burada "Seadet" okulunda öğretmen olmuş, aynı zamanda "Heyat" gazetesinde tercüman olarak çalışmıştır. 1906-1907'de ise "Matbuatda istifade olunan siyasî, hukukî, iktisadî ve asgerî sözlerin lüğeti" kitabını yayınlanmıştır. 1906-1910'da ise "İkbal", "Yeni İkbal" gazetelerine, ayrıca "Molla Nesreddin" dergisine "Filankes" takma adıyla "Oradan-buradan" genel başlığı ile makale ve fıkralar yazmıştır. Bir süre "Yeni İkbal" gazetesinin başyazarlığını da yapmıştır.
1909'da, tanınmış Rus yazarı Nikolai Gogol'un doğumunun 100. yılı kutlanırken, Üzeyir Hacıbeyli yazarın meşhur "Şinel" ("Palto") eserini Azerî Türkçesine çevirmiş ve yayınlatmıştır.
22 Ocak 1908'de, bütün Şark'ta, Türk-İslâm dünyasında ilk opera örneği olan "Leyla ve Mecnûn" operası sahneye konulmuştu. Bu eserin librettosunu da besteci, Fuzûlî'nin aynı adı taşıyan mesnevisinden almıştır. Bu ilk millî opera, Azerbaycan'ın kültür hayatında oldukça önemli bir hadiseydi ve Üzeyir Hacıbeyli'nin eserinin ardından kısa zamanda yeni opera örnekleri ve de operetleri meydana geldi.
Üzeyir Hacıbeyli, XX. yy. Azerbaycan kültürüne büyük bir besteci olarak damgasını vurmuştur. Hacıbeyli bunun yanında kuvvetli bir gazeteci-yazar sıfatıyla kendinden söz ettirmiş, çok sayıdaki makale ve fıkraları, müzikli komedileri yayınlanmıştır. Bu eserlerinde; asrın başlarındaki Azerî Türkünün hayatını, geçimini, istek ve arzularını, problemlerini ortaya koymuş, aynı zamanda bu problemlerin çözülmesi yolunda onlara manevî destek olmuştur.